Pazartesi, Şubat 11, 2008

ÜRÜN GELİŞTİRME SÜRECİ

Besim Serdar Çorapçıoğlu
ÜSİAD Danışma Kurulu Başkanı
besim.corapcioglu@gmail.com

Üretim hayatındaki her organizasyon insan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik ürün, ara ürün ya da üretim aracı üretir. Doğal kısıtlar, artan nüfus, tüketim standartlarının yükselmesi gibi sebepler bu üretimsel çıktıların sürekli geliştirilmesini gerektirir. Üretim hayatındaki liderlikler yeni ihtiyaçları önceden görmeyle ilintilidir. Rekabet eden organizasyonlar yarışa sonradan katılanlardır. Ömrünü tamamlamış ürünler için ise pazar boşlukları arayan takipçi organizasyonlar vardır. Nihayet pastadan aldığınız payı ve tüketim standardınızı ne kadar önde koştuğunuz belirler. Bu koşu insanların kendi kabileleri dışındaki hayatı ilk algıladıkları zamanlardan bu yana giderek artan bir hızla devam etmektedir. Günümüzde ise yenilikçilik başlıca ekonomik biçim olmuştur. Artık seri üretime geçecek kadar bile zaman yoktur. Tüketiciler sürekli yüksek standartta ve hatta kendileri için özelleştirilmiş ürünlerle ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Bu yazının konusu ne tip bir ürün üretiyorsak üretelim, bunun geliştirilmesi için gereken ortak bir sürecin varlığına işaret etmek ve bunu okurun kendi koşulları için tartışmaya açmaktır. Ürün geliştirme sürecinde belirgin aşamalar iş fikrinin oluşturulması, projelendirme, araştırma, geliştirme, saha testleri, tescillemedir.

İŞ FİKRİNİN OLUŞTURULMASI:

Her iş fikri hayaller ile başlar, hayallere kapalı bir ortam yeniliklere izin vermeyecektir. Ama hayaller ancak işlenerek iş fikrine dönüşürler. Bilinen bir gerçektir ki sanatçılar daima bilim adamlarından önce görmüşlerdir, çünkü en çok onlar hayal ederler. Jule Verne’nin hayalleri olmasaydı denizlerin derinliklerinde dolaşacak yada aya gidecek bir araç için hiç kimse çalışmazdı. Şimdilerde sanatçılar bizi robotlarla, mutantlarla yaşamaya ve zamanda yolculuk yapmaya hazırlıyorlar. Tarihte bu hep böyleydi, hep böyle kalacak. Sanatsal duyarlılığı ve ilgisi olmayan hayal kuramaz, hayal kuramayan hiç kimse herhangi bir yeniliği kurgulayamaz. Hayallerimizi sanatsal esintilerden feyz alarak neyin üzerine yoğunlaştırmalıyız? Elbette bulunduğumuz sektördeki ürünlerimizin müşterileri, onların artan ve değişen ihtiyaçları üzerine yoğunlaştırmalıyız; O halde dünya nereye gidiyor, ülkemiz nereye gidiyor, sektör nereye gidiyor diye sorgulamalıyız. Bu öngörü çalışmaları için başvurmanızı önereceğim adresler şunlardır. Mutlaka Birleşmiş Milletler’in sayfasını (www.un.org.tr), Avrupa Birliği için sayfasını (www.fp7.org.tr) izleyin. Ülkemiz için TÜBİTAK’ın Vizyon 2023 sayfasını (www.vizyon2023.tubitak.gov.tr), DPT’nın 9.Kalkınma Planı sayfasını (www.plan9.dpt.gov.tr) izleyin. Sektörünüz için YÖK’ün sayfasından (www.tez2.yok.gov.tr) ilgili tezleri izleyin. Yakından bakıldığında anlaşılacaktır ki hiçbir yenilik kendinden öncekilerden esinlenmeksizin ve günümüz sanatsal esiniyle birleştirmeksizin oluşmaz. Einstein bile olsanız, katkınız % 3’ü geçmez. O halde iş fikrini oluşturmak, gelecek öngörüleri ve sanatsal sezgileri birleştirmek ile başlar. Neyle mi tamamlanır? Kendi sorgunuz ile elbette. Kendini eleştiremeyen kişi ya da grup iyi yakalanmış bir hedefi başarılı bir iş fikrine çeviremez. Kendi sorgunuzun esası sahip olduğunuz kaynaklar ve yetenekler ile ilgilidir. Bu kişisel yada kurumsal olabilir. Bu geleceği gören başkalarıyla oluşturduğunuz sinerji ve rekabet ile ilgilidir. Geleceği görmüş olmanız yetmez, fokuslanmanız için kendinizi çok iyi tanımanız, başkalarıyla beraber ya da karşı, kaynakları ve kapasiteleri doğru pozisyonlamanız gerekir. Dolayısıyla üstün iş fikri yaratıcıları, hayale açık oldukları kadar kendilerinin acımasız eleştirmeye de o kadar açık olan insanlardır.


PROJELENDİRME:

Hedefi belli olan bir yola çıkıyoruz. Bugün hangi imkânlarla ve kimlerle yola çıktığımızı biliyoruz, gelecekte bir gün ise oluşturduğumuz iş fikrine ulaşacağız, şimdi yapmamız gereken şey, bugünden geleceğe bir yol çizmek, bu yolun kilometre taşlarını belirlemek, hangi dönem kimlerin hangi imkânları kullanacağını tanımlamaktır. İşte bu planlamaya projelendirme diyeceğiz. Böylelikle zaman aracılığıyla proje katılımcılarının performansını, yapılan işin kalitesini takip edebileceğiz. Bir büyük amacı küçük alt amaçlara bölmek, beklenildiği gibi başarıya ulaşma şansımızı arttırır. Her birini, tek tek değerlendirmek, revize etmek, belki ek kaynaklar ve yetenekler yaratmak, ya da kestirme yollar bulmak olanakları, iş fikrinin başarılmasının sigortası olacaktır. Kendimiz için geleceği doğru okumak, onun içinde doğru görevler edinmek, o görevleri bir plan dâhilinde yürütmek başarı için gereken şartlardandır.

ARAŞTIRMA :

Hangi amaç için yola başlarsak başlayalım, mutlaka ortaya koyacağımız ürün ile ilgili, ilgili pazarda tanımlanmış standartlar vardır. Demek ki; ürünümüz asla bu standartların altında bir kalitede olamaz. O halde yolculuğun ilk adımlarında masaya önce ilgili bütün standartları koyarak başlayacağız. Standart hale gelmemiş de olsalar gerçekte pazarda onu aşmış pek çok ürün dolaşıyor durumdadır. O halde standartlar ile de yetinmeyecek, dolaşan ürünleri anlamak için ilgili pazarda koruma altında olan tüm patentleri de masanın üzerine koyacağız. Patentler pazarda tutulunca koruma süresi bitiminde genellikle standartlar haline dönüşürler. Standartlar dağılım coğrafyasını belirler, yeniçağın görünmez gümrükleridirler. Aslında merkezinde o ürünü geliştirenlerin olduğu bir ekonomik ağı ve zenginleşmeyi işaret ederler. Araştırma fazının standart araştırması ve patent araştırması ardından sonraki üçüncü adımında teknik ve ekonomik yapılabilirliği (fizibilite) araştıracağız. Teknik yapılabilirlik bir akademik araştırmadır. Mutlaka o konu üzerine doktora çalışması yapmış insanlarca yapılması gerekir. Standartlara uyan, patentleri aşan, bizi hedeflerimize götürecek metotlar akademik yayın taraması ile bulunur, proje de test deseni bu metotların koşturulması üzerine kurulur. Ekonomik yapılabilirlik finansman uzmanlarıyla yapılmalıdır; Projenin bütçesi, hedeflere ulaşılma zamanı, pazara çıkış zamanı, dolaşım zamanı, projenin kazanımları ve sonuçta verimliliği araştırılır.

GELİŞTİRME :

Günümüzde geliştirme fazı daima sanal dünyada başlar. Bilgisayar ortamında oluşturulan tasarımlar ve mekanizmalar simüle edilirler. Artık bilgisayar ortamında denememiş hiçbir tasarım laboratuar ortamına geçmemelidir. Geliştirmenin laboratuar aşamasında, tek tek parametreler sabit şartlarda farklı metotlarla hedefle kıyaslanarak yarıştırılırlar. Bunun için ürün kısmen farklı yapılarda modellenir. Örneğin geliştireceğiniz direksiyon dişlisi ise dişlerinin çalışma mekanizmalarının farklı metotlarını, aracın bir dönüşünün en hızlı olması hedefiyle yarıştırıyor isek mukavemet, önemli değil ve diğer şartlar sabit tutulması gerektiğinden, gerçeğini yapmak pahalı ve zaman alacak iken bunları plastikten modelleyip, laboratuarda deneyebiliriz. Geliştirme fazı sistemin her bir elemanı için yapılır, daha sonra bu elemanların bir grubu biraraya getirilerek alt sistem , sonunda ise tüm sistem bazında iyileştirme yapılır.

SAHA TESTLERİ :

Artık laboratuar ortamından çıkıyoruz. Pilot tesis kuruyoruz ve deneme üretimi yapıyoruz. Hedeflerin kilitlendiği müşteri içerisinden seçtiğimiz fokus grubunda ürünümüz kullanılmaya başlanmalıdır. Son sözü müşteriler söyleyecektir. Onların beklentilerinin ve tatminlerinin ölçümlenmesi projenin eğer kaynağı varsa tekrar geri aşamalarına dönülmesini ve düzeltilmesini gerektirebilir. Saha testlerinde tercih edilen veya tuturulan, bu ana kadar kod ismiyle anılan ürün, tescillenmeye ve bir yatırım projesinin ve ardından bir pazarlama projesinin nesnesi olmaya hak kazanmıştır.

TESCİLLEME :

Günümüz gerçeği ekonominin küreselleştiği ve ulusal sınırların kalkmakta olduğu yolundadır. Bu sanılanın aksine, şeytanın yeryüzüne hâkim olma planı değildir. Çok hızlı ve aralıksız ilerleyen gereksinmelerin getirdiği hızlı ve aralıksız geliştirmeyle karakterize yeni bir ekonominin, bilgi ekonomisinin zorunluluğudur. Seri üretim toplumu, sanayi toplumu ister kapital odaklı, ister devlet odaklı olsun devrini tamamlamaktadır. Artık ulus bazında gümrükler kabul edilemez. Ürün bazında yeni dağılım tanımlamalarına ihtiyaç vardır. Bu tüm ticaretin fikri ve sınaî haklar ile ilişkili olarak düzenlenmesi anlamına gelir. Bu aşamada ürün ileri fark yaratan parametrelerde korunması istemiyle patent başvurusuna yada çeşit tesciline konu olur; Bu arada biçimi tasarım tesciline ve/yada ismi bir marka tescilinin konusu olabilir.

SONUÇ :

Çağımız sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişile karaterizedir. Bu çağda tüm organizasyonlar proje, tüm projeler arge, tüm mübadele lisans odaklı olacaktır.

Hiç yorum yok: