Çarşamba, Kasım 14, 2007

Daha çok aşağılamalar göreceğiz

Yaman Toruner in 13.11.2007 tarihli Milliyet yazisi......

Atatürk'ü anma gününde, Atatürk karşıtı olan Suudi Arabistan Kralı'nı davet edip madalya verdiler. Kral, Anıtkabir'i ziyaret etmedi ve bayrağının yarıya indirilmesi istenince izin vermedi. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, cumhuriyet tarihinde ilk kez, Türkiye'de Kral'ın ayağına gitti. Kral, altın tahtını da beraberinde getirmişti. Türk bayrağının bir kenara itildiği ve Atatürk resmi yerine Kral'ın resmi bulunan bir ortamda, Kral'a yağlar çekildi. Neden?
Çünkü, Kral ile ekonomik boyutlu bir anlaşma imzalandı. Suudi Arabistan, Türkiye'de yatırımlar yapacak. Hangi işadamlarıyla ortak olunacağını da dolaylı olarak hükümet belirleyecek.
Petro-dolarlar artıyor. Petrol üreten ülkeler gittikçe zenginleşiyor ve paralarını koyacak yer bulamıyorlar. Bu ülkelerin paralarının Türkiye'de yatırılması yolları aranıyor. Suudilerin,

· Hem ibadetlerini rahatça yapabilecekleri,

· Hem onlara göre oldukça gelişmiş,

· Hem alışveriş yapabilecekleri, her markayı bulabilecekleri,

· Hem ülkelerine yakın sayılan,

· Hem de onlara göre iklimi en iyi ülke, Türkiye.
Üstelik, şimdi dinci bir hükümet de işbaşında. Boğaz'ın en güzel yerleri onlara peşkeş çekilmeye hazır. Karşılarında, para karşılığı Atatürk'ü, Türk bayrağını, uluslararası protokol kurallarını hiçe saymaya hazır bir hükümet var. Tabii ki, Türkiye'ye gelmek ve paralarının bir bölümünü yatırmak isterler.
Ekonomik gidiş kötü. Hükümetin her ay birkaç milyar dolar bulma zorunluluğu var. Bunu,

· Ya yabancı yatırım çekerek,

· Ya özelleştirme adı altında tesislerimizi satarak,

· Ya toprak tahsis ederek,

· Ya sıcak parayla,

· Ya borçlanarak,

· Ya vergileri artırarak,

· Ya yatırım ve harcamaları kısarak,

· Ya da bunlardan her birinden bir miktar yaparak
gerçekleştirecekler.
Sırada, muhtemelen Körfez ülkesi şeyhleri, Brunei Sultanı, Hintli işadamları, Çin'deki hükümet destekli yatırımcılar, Rus mafyasının seçkin isimleri, kaçakçılar ve kara para aklayıcılar da olacak. Para ve oy uğruna bunların yaşattıkları aşağılamalar da sergilenecek.
Bu ekonominin değirmeni, artık taşıma suyla dönüyor. Bize her ay bir biçimde birkaç milyar dolar lazım. Para gelsin de nereden gelirse gelsin. Kim getirirse getirsin. Dolar yeşildir, karası olmaz. Yeter ki biraz para getirsinler, Kuzey Irak'ta yatırım yapan işadamlarımızı da destekler; Kürdistan'ın kurulmasını sineye çekeriz. Biraz para için, Kuzey Irak operasyonundan da vazgeçebiliriz. Askerlik, yan gelip yatma yeri değil, tabii ki şehitler olacak. İşte kafa bu.
Aslında, Başkan Bush da bizimkileri yeterince aşağıladı. Bal gibi operasyon engellendi. Zaten, Yiğit Bulut'un dediği gibi, devalüasyon olmadan, operasyon olmazdı.
İzleyin, daha çok aşağılamalar göreceğiz.

ytoruner@milliyet.com.tr

http://www.milliyet.com.tr/2007/11/13/yazar/toruner.html

Cumartesi, Kasım 10, 2007

Türk Öğün, Çalış, Güven...


"Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek."

Mustafa Kemal Atatürk

Cuma, Kasım 09, 2007

7 ülke dolara savaş açtı

ABD dolarının yerlerde sürünmesi, küresel kredisini büyük oranda kaybetmesi, çöküşün eşiğine gelmesi, bu “hazin öykü”nün ABD ve dünya ekonomisi üzerinde ne tür travmaya yol açacağı, petrol ve altın fiyatlarının tehlikeli biçimde yükselmesiyle madene yatırımın neden öne çıktığı, Batı piyasalarındaki kredi/banka krizleri ve bu gidişatın politik çatışmaya ilişkin boyutları nedense ülkemizde derinlemesine analiz edilmez.

Ekonomik yorumcularımız gündelik verilerin ötesine geçemezken, siyasi ve askeri analizcilerimiz dar bölge çatışmaları üzerinde patinaj yapıp durur. Böyle olunca, ne Türkiye için ne de bölgemiz ve dünya için sağlıklı öngörüler, geleceğe ilişkin perspektifler yansımaz bize. Biraz geniş vizyonla olaya bakanlar da sadece piyasa kuralları ile süreci açıklamaya çalışır, o kadar!

Oysa dünyada derin bir sistemik kırılma yaşandığı, yeryüzünde güç mücadelesinin tahayyüllerin ötesine geçtiği, ekonomik/askeri çatışmanın cephelerinin yayıldığı, Batı'nın ekonomik tahtının sarsılmaya başladığı, Batı'dan Doğu'ya bir nevi güç kayması yaşandığı, dünyanın ezici çoğunluğunun ABD'nin küresel liderliğine karşı amansız bir savaş başlattığı, bu savaşın sadece askeri ve siyasi olmayıp ekonomik boyutunun öne çıktığı, yeryüzü kaynaklarının büyük bölümünü barındıran ülkelerin/güçlerin bu kaynakların Batı refahı için kullanılmasına son vermek için bayrak açtığı, doların ve ABD ekonomisinin yaşadığı bunalımın sebeplerinin önemli ölçüde bu olduğu, kısa vadede küresel ekonomiye yön veren kurum ve kuruluşlarda büyük iflaslar yaşanabileceği, dünyanın ABD'ye karşı sert bir ekonomik savaş başlattığı bir gerçek.

Yaklaşık bir yıldır benzer şeyleri yazıyorum. Doların küresel hegemonik gücünü kaybedeceğini, bunun sadece ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda siyasi bir tavır olduğunu, petrol fiyatlarının ve altının beklenenden çok daha fazla yükseleceğini, ABD ekonomisinin açıklarının hızla büyüyeceğini, başkalarının parası ile refah satın alma döneminin kapanmak üzere olduğunu tartışmaya çalışıyorum. Bugün dolara karşı savaşın cephelerine birkaç örnek vereceğim. Yedi ülke dolara savaş açtığını açıkça ilan etti.

1. Suudi Arabistan: Dolar rezervlerini elinden çıkarmaya çalışıyor. Bu ülkenin 800 milyar dolarlık bir birikimi var. Bu parayı Euro ve başka para birimlerine dönüştürmeye, zenginliğini başka alanlara yönlendirmeye başlıyor. S. Arabistan'ın tavrının Körfez ve Ortadoğu sermayesini de benzer bir yöne itebileceği belirtiliyor. Burada, 3 trilyon 500 milyar dolarlık bir miktardan söz ediyoruz.

2. Güney Kore: 2005 yılında bu kararı aldı. Ağustos'ta 100 milyar doları elinden çıkardı. ABD'nin siyasi olarak en önemli müttefiki olmasına rağmen Güney Kore 1 trilyon doları elinden çıkarmaya çalışıyor.

3. Çin: Savaşın en önemli cephesi. Pekin'in dolara karşı tavrı dünyadaki gidişatı yönetebilecek durumda. Çin, daha önce 1,4 trilyon dolarlık bir fon ilan etmiş, artık kazancının ABD dolarına, hazine bonosuna yatırmayacağını açıklamıştı. Şimdi bu bonoları elinden çıkarmaya çalışıyor. ABD ekonomisinin en büyük finansörü Çin için şu söyleniyor: “Dünya ABD'yi satın alıyor, Çin bütün dünyayı.” Doların kaderine ilişkin bilgiler, Çin ekonomi sözcülerinin açıklamalarına göre seyrediyor. Onlar da doların kredisinin bittiğini ilan ettiler zaten!

4. Venezüella: Hugo Chavez'in ülkesi, petrol ticaretini dolar üzerinden yapmama kararı aldı. Chavez, petrol sattığı 12 Latin Amerika ülkesiyle ticaretinde dolar kullanmıyor.

5. Fakir ama yükselen petrol ülkesi olan Sudan, bir yandan ABD ile Çin petrol şirketlerinin çatışmasını yaşarken diğer yandan dolara karşı en sert tavır alan ülkelerden. Darfur sorununun neden gündeme getirildiğini sanıyorsunuz!

6. İran: ABD'nin en büyük düşmanlarından İran, bir yandan doların kullanılmayacağı Petrol Borsası çağrılarını yinelerken, diğer taraftan petrol ve doğalgaz ticaretinde dolar kullanımına son verdi. Tahran, petrol ve doğal gaz ticaretinde yüzde 85 oranında Euro kullanıyor. Geri kalanı ise Birleşik Arap Emirlikleri Dirhemi gibi başka para birimleri üzerinden yapıyor.

7. Ve Rusya: Vladimir Putin 2006 yılında petrol, doğalgaz ve diğer ticari ürünlerde Ruble kullanımını içeren bir arayışı açıkça dile getirdi. Moskova dolar rezervini hızla tüketmeye çalışıyor. Ve bunu siyasi bir tavır olarak yapıyor. Tarihte ilk kez, Rusya ve Asya ekonomilerinin altın stoku G-7 ülkelerini geçmiş durumda.

Dolara savaş açanların, dünyanın en büyük savaş nedeni sayılan enerji zengini, batıyla yarışacak şekilde teknoloji üreten, nükleer güce sahip, ticaret hacmi ve sermaye birikimi hızla artan ülkeler olduğuna, bu ülkelerin yakın bölgelerini etkilediğine dikkat çekelim. ABD ekonomistlerinin bir çoğunun, “dünyanın ağırlık merkezi doğuya kayıyor” endişelerini de hatırlayalım. Fırsat bulmuşken birkaç not daha aktarayım:

1- İran'la Çin arasındaki ticaret ve yatırım hacmi yüz milyar dolara çıktı.

2- Stalin'den sonra ilk kez Tahran'a giden Putin'le Ahmedinejad, enerji, nükleer ortaklık, silahlanma ve diğer alanlarda ikili ticaret hacmini on yılda 200 milyar dolara çıkarma anlaşması yaptı.

3- Rusya ve Çin'in, Asya ekonomilerini de yanlarına alarak, Dünya Bankası ve IMF'ye karşı büyük bir savaş başlatmaya hazırlanıyor.

5- Venezüella, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay, Bolivya ve Ekvator gibi Latin Amerika ülkeleri, Dünya Bankası ve IMF'ye alternatif olarak Güney Bankası diye bir proje başlatıyor…

6- Türkiye'nin K. Irak'a müdahale ihtimali petrol fiyatlarını yükselten tek etken değil. Fiyatlar, müdahale K. Irak'tan petrol sevkıyatını durduracak diye yükselmedi. Dünya, Türkiye'nin müdahalesinin bölgedeki güç dengelerini tamamen değiştireceği ve ABD'nin enerji projelerini felç edeceğinden korktu. Asıl sebep bu.

Ben, dar bölge çatışmaları olark izlediğimiz büyük dünya savaşının ekonomik boyutu ile ilgili bilgiler aktarmaya çalıştım. Bu çarpıcı gelişmeleri yeri geldiğinde paylaşmaya devam edeceğim.