“Kimse söylemiyor, bari ben söyleyeyim” biçimindeki sözler artık moda oldu!..
Önce Orhan Pamuk, bir süre sonra da Kenan Evren bu cümleleri kullandı. Kullandı ama, ardından
gelen açıklamalar ya Türk Milleti’ne hakaret içeren ya da aldatılmıslık duygusu veren ifadeler
idi.
Benim söyleyeceğim öyle olmayacak. Tam tersine, bugüne kadar “unutturulmaya” çalısılan ve
dikkatleri üzerinden uzaklastırmaya yönelik önemli bir gerçek olacak.
MİLLİ MÜCADELE’DE “DÜSMAN ÜLKELER”..
Bizler bugüne kadar, Kurtulus Savası denince aklımıza hiç ABD’yi getirmedik. Ya da, aklımıza
getirtmediler!..
Tekrar düsünelim bakalım, “Kurtulus Mücadelesi” deyince aklımıza hangi “düsman ülkeler”
geliyor?..
Basta Yunanistan, sonra İngiltere, Fransa ve İtalya..
Çoğunluğumuz sanıyor ve öyle biliyor ki, ülkemizi isgal eden ve paylasmaya gelen ülkeler
bunlar..
Oysa, “Kurtulus Savası’nda ana düsman ABD” dersek, “hadi canım” der misiniz?..
Böyle diyen ve düsünenler olsa dahi, suna artık kimse itiraz etmiyor:
“ABD, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulus anlasması olan Lozan’ı resmen tanımadı!..”
Bugün, ülkemizi bölen yeni sınırlar çizmesinin ardında da bu yatıyor..
Biz yalnızca, yukarıda sayılan ülkelere karsı kurtulus mücadelesi verdiysek ve ortada ABD yoksa,
ABD niçin Lozan’ı tanımıyor?..
1919’DA DA AVRUPA’YA EMİR VEREN ABD..
Su anda 100 bin adet sınırına dayanan “Đsgal ve Direnis” adlı kitabımı yazarken, karsıma ABD
çıktı.
Bugün PKK’ya destek veren, onu yok etmek için silahlı mücadeleye karsı çıkan ve “sabredin!”
diyen, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kuran, ülkemizdeki Kürt ayrılıkçılara siyasal destek
veren ABD, 1919’da da karsımızda imis de haberimiz yok!..
Bakınız, o tarihte ABD Baskanı olan Wilson, gitmis Paris’te oturmus; yanına Fransa Basbakanı
Klemenso, İngiltere Basbakanı Loyd Corc ve Yunanistan Basbakanı Venizelos’u almıs, Türkiye’yi
paylasmak için “emirler” veriyor.
Bizlere de yıllarca “tek düsman” olarak Avrupa gösterildi. Oysa o Avrupalı ülkelere emirleri
veren ABD Baskanı Wilson.. Türkiye’yi dörde bölen haritayı yapan da ABD Baskanı Wilson. (Hepsi
son kitabımda belgeleriyle yer alıyor.)
ABD Baskanı, “İstanbul bir Türk kenti değildir” diyor; “İstanbul Boğazı ve çevresini ABD
mandasına almalıyız” diyor; “Boğazlara ve Đstanbul’a Amerikan askeri yerlestireceğiz” diyor;
“Yunanistan Basbakanına söyledim” diyor..
Yine aynı tarihte, “Türkler’i medenilestirmek!” için ülkemize 100 bin Amerikan askeri
göndermeyi planlıyor.. (Bugün Irak’a yaptıklarını bize yapacakmıs da Mustafa Kemal’i
asamamıs!..)
AKP Hükümeti’nin ve bazılarının(!) çok istediği 1 Mart Tezkeresi geçseydi, Türkiye’ye 62 bin 500
askerini yerlestirecekti.
Nasıl hiç birbirine benzemiyor değil mi!!..
İSTE BEN SÖYLEDİM!..
“Kimse söylemiyor,bari ben söyleyeyim” diye baslamıstım. İste söyledim!..
Kurtulus Savasıyla ilgili böyle önemli bir bilgi bugüne kadar milletten niçin gizlendi acaba?..
20 günde 3. baskısıyla 100 bin adedin üzerine çıkan “İsgal ve Direnis” adlı kitabımı okuyan pek
çok tarih öğretmeni bile telefonla bu gerçeği yeni öğrendiğini söylüyor.
Peki bunu gören, okuyan, en küçük magazin dedikodusunu kaçırmayan ve 5 kamera ile izleyen
televizyon habercileri, gazeteler bu gerçeği niçin vurgulamıyor dersiniz? Gazetelerin kitap ekleri
bu gerçeği niçin yazmıyor?..
İste ben söyledim ve yazdım..
Bakalım baskaları neler söyleyecek ve yazacak?.. Söyleyecek ve yazacaklar mı?..